Team Arrow 1.Sezon 3.Bölüm ''Lived At The End''

"My name is Oliver Queen. After five years in hell, I have come home with only one goal: to save my city.
Now others have joined my crusade, to them I'm Oliver Queen. To the rest of Starling city, I am someone else. I am... something else."

''Benim adım Oliver Queen. Cehennemde 5 yıl geçirdikten sonra, sadece tek bir amacım var: Şehrimi kurtarmak.
Şimdi başkaları da bana katıldı. Onlar için ben Oliver Queen'im. Starling City'nin geri kalanına göre ise, başka birisiyim. Başka bir şeyim.

Previously On Team Arrow (Team Arrow'da Daha Önce):




Ellerini yakıyordu. Neresi olursa olsun. Her bir noktasına kadar o et parçasının değdiği her bir yerini yakıyordu ama ne acayip değil mi ? Bu şey insanlara
ölümsüzlük veriyordu. Acı ve ölümden başka şeyler getiriyor muydu ? Bunu anlamak çok da zor değildi. Nedeni insanların içindeki elle tutulmayan soyut
duygularını yerle bir edip yerine getirdiği şey acı, öfke, intikam ve belki de hafıza kaybı olacaktı. Yerel halkın anlattıklarına göre bu çukura daha önceden girmiş
bir adam vardı. ''Ra's Al Ghul'' Birliğinde iblisin başı olarak çağırılır. 600 yıl önce döneminin ve hatta ileri ki yılların en büyük keşiflerinden birini yapmış ve onu
kendi üzerinde deneme şansı bulmuş ilk kişi. İlk denediğinde o çukurdan eski Ra's Al Ghul'dan daha da kuvvetli biri çıkmıştı. Dedim ya.. 600 yıl az bir süre
değildi. İnsanlar umutsuzca ölümden kaçarken Ra's Al Ghul tereddüt bile etmiyor. Onu kurtaracak bir şey olduğunu bilirse sizce de istediği her şeyi yapmaz mı ?

Çukurun içindeki kişi bu sefer yakından tanıdığımız bir kişiydi. ''Ta-Er Al Sahfer(The Canary-Sara Lance)'' Ra's Al Ghul, onun sadık bir suikastçi olduğuna pek
inanmasa da kızı Nyssa onu bu duruma sürükledi diyebiliriz. Aslına bakarsak bu noktaya gelene kadar Ra's Al Ghul kendi isteğini bir yana bırakın da Nyssa'nın
istemediği ne yaptı ki Allah aşkına ? Siz olsanız bu duruma nasıl tepki verirdiniz ki ? Bu işi başlatan (Sara'yı Öldüren Şahıs..) kimdi ki.. Günahlarını Al Ghul
soyu ödesin ? Onun buz tutmuş kadar soğuk bedeni çukura girdiğinde ilk başta bir şey olmadı. Sessizliği giderek arttıkça üzerine doğru gidiyor.. Bakın! İşte,
gözlerini açtı. Hoş geldin sarı saçlı güzel gözlü melek! Ancak o kadar kolay olmayacaktı onun için. Çığlıkları çukurda dalgalanıyordu. Öylesine vurdu ki
acı etine lanet olası çukur! Sarı saçlı meleğin tekrar canlandığını görüyordunuz.. Nyssa hemen üzerine sarıldı. Öylece atlayıverdi.. (Çukurdan çıkınca..)
Tabii şüphesiz.. Nyssa'nın yüzünde güller açıyordu. Onsuz yaşayamayacağını anladı. Bir kaltak için işini iyi yapıyor diyebilirim. Onun yüzüne bir bakıp da..

Nyssa: Hoş geldin.

''Diyebilir değil mi ?''

Sara ''The Canary'': Ben nasıl.. ?

Ra's Al Ghul: Bizim için kutsal su. Aynı zamanda da bir çukurdur. Lazarus Pit!





Hava burada eksilerin(-1) çok çok altındaydı. Hala bitirilmemiş bir işin rüzgarları dağı sarmalıyordu..

Ra's Al Ghul: Konuş bakalım Evlat.

Bruce ''Batman'' Wayne: Neden yaptın Ra's ? Onun bir suçu yoktu.

Ra's Al Ghul: Ne diyorsun sen ?

Bruce ''Batman'' Wayne: Şu katilini aradığınız kızı bu çocuk öldürmedi. Duello tam bir saçmalık. Arrow, Malcolm'u korumak için yaptı bütün her şeyi.
Biliyorsun değil mi ? Votura'yı. İşte, Malcolm'un çocuğa verdiği şey onu bunu yapmak için zorladı. Asıl katil Malcolm Merlyn.

Ra's Al Ghul: Saçmalıyorsun. Queen, bize normalde de savaş ilan etmişti. Yine de bu söylediklerin seni kurtaramayacak.

Ra's Al Ghul, yerde yatan Batman'in üzerine doğru gidiyor..

Damian Wayne: Dur büyük baba!

Ra's Al Ghul: Evlat sen..

Damian Wayne: Bu saçmalık büyük baba. Babamı öldürecek misin ?

Ra's Al Ghul: Gerekirse evet.

Damian Wayne: Suçu ne ?

Ra's Al Ghul: Hiç kimse ölümüne olan Birlik Duellosunun şartlarını ihlal edemez Evlat.

Bruce ''Batman'' Wayne: O halde Batman'in kuralları işler..

Bruce, Ra's Al Ghul'e saldırıyor. Büyükbabası ve babasının kavgasını gören Damian şaşırmış gibi olanları izliyordur. Bruce, yumruğu ile Ra's Al Ghul'e vuruyor. Ra's, dirseğini Bruce'un karnına geçiriyor.. Bruce ninja bıçaklarını fırlatıyor. Ra's kolu ile 2 tanesinden sıyrılıyor. Diğerlerini eğilerek atlatıyor ama ona isabet eden 1 tane oluyor. Onu da çıkarıyor. ''-Cidden mi Evlat. Oyuncakların canımı sıkmaya başladı.'' Ra's, sapladığı kılıcı çıkarıyor. ''Kılıç al Evlat. Bu adil olacak.''

Damian olanları engellemek için bir adım öne atıldı ve büyük babasının önüne geçerek;

Damian Wayne: Sakın, büyük baba. Böyle bir şey olmayacak.

Ra's Al Ghul: Bana karşı mı geliyorsun evlat ?

Talia Al Ghul: Baba, bu sefer olmaz.

Ra's Al Ghul: Sende mi Talia ? Lanet olası birlikte bir kişi bile bana sadık olamaz mı(Soyundan..) !?

Batman, bulunduğu yerden kalktı.

Bruce ''Batman'' Wayne: Beğenmiyor olabilirsin ihtiyar. Ben de artık bu soydanım. Senin kararlarını kimse sorgulamıyor. Burada yanlış olan bir şeyi
düzeltmek için bulunuyordum. O çocuğu öldürmek sana ne kazandırdı ? Merak ettiğim sadece bu değil. Gotham'da neler karıştırdığını öğrendim Ra's.





1 Ay Önce..

Lian Yu.. Herkesin unuttuğu, A.R.G.U.S'un hapishanesini barındırdığı ve Oliver'in 6 yıl önce yaşadıklarına tanıklık olduğumuz bir adaydı. Önemli olan şu ki
gözlerinizle de gördüğünüz gibi.. eski halinde değil. Hapishaneye döndüğümüzde.. Slade Wilson, olduğu yerde uzanıp yatıyordu. Ta ki.. Hapishanenin kapısının
açıldığını duyana dek. Kapıdan içeri girenler A.R.G.U.S'dandı. 2 kişi ve ellerini kelepçeledikleri sizin yakından tanıdığınız bir isimdi bu. Captain Boomerang! (3x8'den)
*Bakın Şu işe Spartacus'den daha kim gelecek değil mi ? * Onu diğer hapis bloğuna yerleştikten sonra tekrar geldikleri yere döndüler.. Slade, ise gelen adama
şaşırmıştı. Doğal olarak Captain Boomerang'da bundan memnun değildi belki. O hapishane bekçileri gittikten sonra olduğu yere uzanan Slade Wilson, o adama dönerek..

Slade Wilson: Suçun ne evlat ?

Captain Boomerang: A.R.G.U.S ajanını öldürmek (Öldüğünü sanıyor..) ve.. bir de sanırım pek de ilginç adamlara bulaşmaktan..

Slade Wilson: Kimmiş onlar evlat ?

Captain Boomerang: Yeşil Kapişonlu bir adam ve sarı şimşek gibi koşan bir kırmızı kostümlü adam vardı.

Slade Wilson: Birini bizzat tanıyorum..



Çukura gelen misafirlerimiz vardı. (Malcolm, Thea, Diggle, Felicity, Bruce Wayne, Taila Al Ghul, Red Arrow, Damian Wayne..) Thea'nın ellerinde Oliver vardı.

Ra's Al Ghul: Bu ne cürret!? Öldürdüğüm adamı bu çukura getirenlere de bakın.

Taila Al Ghul: Yeter bu kadar baba. Ta-Er Al Sahfer'in katili olarak Malcolm'u duelloya ben davet etmiştim. Onun yerine Queen gelince.. (Malcolm'un morardı.)
Bunun adil olmadığını biliyordum. Senin masum birini öldürdüğün ilk olmadı. Belki de son da olmayacak. Ne olursa olsun. Olacaklar şuan için önemli değil. Onca
olandan sonra bir de onu buraya getirip çukura mı soktun ? Senin bu birliğin içinde bizden daha üstün olduğunu biliyorum. Aksini iddia da edemeyeceğimi de ama
baba. Olan oldu. Anladığın üzere biz de bunun için geldik.. Buna ya izin verirsin ya da..

Ra's Al Ghul: Ya da ne ? Geldiğimiz şu durumlara bak! Kızım beni mi öldürecek ? Peki, yeter bu kadar saçmalık. Sarab, gidiyoruz.. Sizle sonra görüşeceğiz..

Taila Al Ghul: Teşekkürler baba.

Ra's Al Ghul ve diğerleri ortalıktan kaybolduktan sonra Thea çukura doğru yürüdü.. Bugünün diğer bir özel yanı da neydi biliyor musunuz ? Oliver, 2 yıl önce eve
dönüşünün yıl dönümüydü. Ne kadar saçma da olsa hayatta kalmak için bu kadar çaba harcayan birini hatırlatmak gerekirdi. Aslında bir bakıma Oliver'i
tekrardan diriltecekti bu çukur. Aynı Sara'ya olan gibi olacaktı belkide. Thea, onun ölmüş soğuk tenli etini(Oliver'i..) çukura bırakıvermişti. Oliver'a ilk başta bir şey
olmamıştı. Tıpkı Sara'ya da olmadığı gibi. Eti yeşile bürünmüş ve yaraları kapanırken izlemesi etkileyiciydi. Bir bakıma Oliver'in tüm yaraları gitmese de yakın
bir zamanda olmuş olan bütün yaralarını da iyileştiriyordu bu çukur. Çukurun yaşattığı onca insan vardı. Yıllarca tıpkı *Harry Potter'de Unicorn kanı içip de
yaşayan Lord Voldemort* gibi. Oliver, neredeyse ağlayacaktı. Hatta bağırdı. Yine çukur dalgalandı. Gözleri değişiyordu. İlginç bir şekilde daha da mavi oluyordu.
İlk defa görünen bir şeydi bu. Ne daha önce olmuş ne de bu zamana kadar böylesine rastlanılmıştı. Belki de fedakarlığın verdiği ödülden payını almıştır Queen.



Lian Yu'ya geri döndüğümüzde Slade Wilson ayaktaydı. Gözlerimizi Captain Boomerang'a çevirdiğimizde..

Captain Boomerang: Hey! Ahbap. Buradakilerin unuttuğu ne var biliyor musun ?

Slade Wilson: Neymiş o Evlat ?

Captain Boomerang: Buradan kaçamayacağımı düşündüklerinde yaptıkları bir yanlış var. Ben her zaman önlemimi alırım moruk.

Beline sakladığı Boomerang'ı çıkarıyor..

Slade Wilson: Ne yani ? Dikkat çekmeyeceğini mi sanıyorsun ?

Captain Boomerang: İnan bana. Bizden başka kimse bunu bilemeyecek kadar yaşamayacak burada.

Captain Boomerang, elindekini fırlatıyor ve anahtarlara değen alet geri geliyor. Şaka gibi! Anahtarı aldığı gibi hapishanenin kilidine uzatıp kapıyı açıyor. Kendisininkini
açtıktan sonra Slade'in kini de açıyordu. Oradan çıktılar. Beraber kapıyı açtılar ve ardından ufak merdivenden tırmandılar.. Kaputu da açtılar ve dışarı çıktılar..
Dışarıda rüzgar ada ve denizden başka bir şey yoktu. En ilginci de hiç bir önlem alınmamasıydı. Slade Wilson, adamı adanın içine doğru yönlendirdi..

Slade Wilson: Gel bakalım evlat! Bakalım nelerimiz varmış ?



Nanda Parbat'da Ra's Al Ghul'un huzuruna çıkan Sara'nın konuşmasına izin verildi..

Sara ''The Canary'': Beni öldüren Malcolm Merlyn veya Team Arrow'dan biri değildi.

Nyssa: Ne!? Kimdi o zaman ?

Sara ''The Canary'': Slade Wilson..

Ra's Al Ghul Sara'nın yanına doğru geldi..

Ra's Al Ghul: Death Stroke..




​